Retro pazarlamacıların son silahı belki de, açık hava reklamları demiştim. ‘Silah’ kelimesini belki de yeterince güçlü ifade edemedim. Aslında söylemek istediğim ‘kitlesel imha silahları’ idi.
Kitlesel reklam, bağlamsal (contextual) olmadığı için, yani yaşlı, genç, kadın, erkek, kim olursa olsun herkese, uygun veya uygun olmayan bir anda dokunduğu için, birebir hedef kitlenin dışında kalan büyük çoğunluğu rahatsız ediyor. Aynı bir yere bomba atıp, 3 terörist için binlerce masum insanı öldüren kitlesel imha silahları gibi. Kısa vadede iyi bir netice var, uzun vadede ise kayıp o anda göründüğünden de büyük.
Pazarlama penceresinden bakarsak, kitlesel reklam ile bugün kendimizden uzaklaştırdıklarımız, yarınki potansiyel müşterilerimiz.
Birisi "Modern pazarlamacıların ne silahı var?" derse de, modern pazarlama savaşmakla değil, karşımızdakilerle (potansiyle müşterilerimiz) ve yanımızdakilerle (müşterilerimiz) ilişki kurmakla alakalı diyebiliriz sanırım.
[Farketing notu]: Fark yaratmak için hedef, otorite/güçlü olmak değil, etrafımızdakilerle/müşterilerimizle aynı hedefe koşmak olmalıdır.