Pınar bir hafta önce sörf öğrenmeye başladı. 1 saatlik teorik eğitiminden sonra öğrenmeye birlikte başladığı kızla birlikte denizde pratik yapmaya başladı. İlk denemeyi diğer kız yaptı. Sörfün üzerine çıktı, suda ilerledi, dönüşünü yaptı, ilerledi. İlk denemesinde ve takip eden denemelerde hiç düşmedi.
Sıra Pınar’a geldi. Pınar, sörfün üzerine çıktı, gitti ama dönemedi. Suya düştü. Döndü ama gidemedi. Düştü. 2 saatlik eğitimin sonunda dersi bir dahaki hafta devam etmek üzere bıraktı. Dönüş yolunda Pınar’a ilk sefer için oldukça iyi olduğunu söyledim fakat aklında diğer kız beklentinin üzerinde iyi giderken kendisinin başaramadığı vardı.
Bir sonraki hafta kaldığı yerden derse başladı. Gitti ama dönemedi. Döndü ama gidemedi. Düştü. Geçen dersin sonunda söylemeye başladığı cümleyi tekrar söyledi: “Diğer kız nasıl bu kadar kolay yaptı da ben beceremiyorum?” Bunun üzerine sörf öğretmeni:
Şimdi o kızı unut. Sadece sen varsın. Odaklanman gereken senin ne yaptığın.
Bu sihirli cümlelerin üzerine, Pınar enteresan bir şekilde çok daha iyi sörf yapmaya başladı. 1 saatin sonunda, oldukça iyi gidip dönebiliyordu.
Siz neye odaklanıyorsunuz? Başkalarının başarılarına veya başarısızlıklarına mı yoksa kendi/ürününüzün başarınıza/başarısına mı?