Facebook’umdaki 530 arkadaşım,. Twitter’daki 1400+ takipçim beni 10 takipçisi olan birisinden daha önemli, 100 bin takipçisi olan birisinden de daha önemsiz yapmıyor.
Araba alırken fikrini alacağım belki 3 arkadaşım var; İnternet’le ilgili fikirlerine güvendiğim bir kaç kişi, tasarım konusunda gözüm kapalı güveneceğim bir kişi var. Girişimcilikle ilgili güvendiğim bir kaç tanıdığım, şampuan alırken beni etkileyebilecek bir kaç kişi var…
İnsanları etkilemek ilgi alanımıza giriyorsa bilmemiz gereken 3 şey:
Etkilendiğim insanlar, konularının uzmanı olarak bilinen ve herkesin tanıdığı insanlar değiller. Bizi reklamlarda bize benzemeyen ünlüler veya takipçisi olduğumuz İnternet ünlüleri değil, çevremizdeki sıradan insanlar etkiliyor. Ne yüzbin takipçileri var, ne televizyon dizilerinde oynuyorlar.
Beni etkileyen ve bizim etkilyebildiğimiz 500 değil, 150 değil, 5-15 kişi var. Etkileyebildiğimiz kişisel ağımız sanılanın çok daha altında. Bir işin uzmanıysak, kabul görmüş birisiysek elbette o konuda insanları etkileyebiliriz ama sadece o konuda.
Markamızı ünlü yapacak olan birbirleriyle yakın ilişkide bulunan küçük gruplar. Belki de en önemlisi, tavsiyeler, paylaşımlar, dedikodular hep küçük ağlar içerisinde gerçekleşiyor. Bu küçük topluluklar çoğu zaman ailemiz, iş yerindeki yakın arkadaşlarımız, sık görüştüğümüz eski arkadaşlarımız, bazen komuşlarımız…
[Farketing notu]: Fikrinin kabul edilmesi için büyük, ihtişamlı olana değil, küçük gösterişsiz olana odaklan.
foto: flickr