İlk defa gittiğiniz yerde yemek yiyorsunuz, kredi kartını uzatıyorsunuz, ”Geçmiyor sonra bırakırsınız” diyorlar.
Başka bir yere gidiyorsunuz, cebinizdeki paraları toparlamaya çalışırken, ”Sonra verirsiniz problem değil” diyorlar.
Barın önündeki midye dolmacının başında kimse yok, barın çalışanları ”Birazdan gelir, bekleyin, bu arada bir çayımızı için” diyorlar.
Herkes gülümsüyor. Herkes herkesi tanıyor.
5 günün sonunda bir çok kişiyi biz de tanıyoruz.
Etraftan hep değişik ve çok sık duymadığımız güzel müzikler geliyor. Rock, caz, klasik…
Minübüsle giderken, birisi kornaya basıyor. Şöför ”Bir İstanbul’lu” diyor. Dönüyor, bakıyoruz, doğru.
Kulaktan kulağa pazarlama (veya adına ne demek istiyorsanız) diye bir şey varsa, işte ilk ve belki de tek kuralı: Anlatmaya değer bir ürün yap.