Heinz ketçap müşterilerini tanımak için evlerine gidip onları izliyor.
Yemek masasında 6 yaşındaki bir çocuk ve iki üç yaşlarında başka bir çocuk var. 6 yaşındaki çocuk büyük cam ketçap şişesini alıyor ve tabağına ketçap koyuyor, arkasından küçük çocuk aynı şeyi yapmaya niyetlenince annesi:
– Aklından bile geçirme!
Heinz yönetcileri müşterinin ihtiyacını bu anda anlıyor. Müşterilerinin aynı zamanda o küçük çocuk olduğunu da.
Heinz hemen daha küçük, kolay kaldırılabilen plastik bir şişe üretip piyasaya sunuyor ve ciro artıyor.
What the dog saw kitabındaki bu hikayeden, çıkarılabilecek 2 ders:
- Bir ürünü satın alan ile kullanan her zaman aynı kişi değil.
- Ürünün kullanım kolaylığı = daha fazla kullanım / daha fazla satış
Ama en önemli ders, bu tür hikayeyi çoğaltabilecek ortamı yaratmayı bilmek. Yani ‘focus’ grup yapmak, araştırmaları okumak yerine, müşterilerle zaman geçirmeye başlamak. Pazarlama ve markayı geliştirmekle ile ilgili tüm ipuçları için…
Siz müşterilerinizle ne kadar zaman geçiriyorsunuz?
[Farketing notu]: Müşterini tanımak için okumayı bırak. Her şey sokakta. Sokağa çık.